Arapkirli “Aklıma yakın geçmişte faizleri arttırmakla daima olarak ısrarcı bir siyaset izleyen şahsın, yani “The başekonomistinin yani namı başka Recep Tayyip Erdoğan’ın bir televizyon mülakatında Ahmet Hakan’la karşılıklı yaptıkları konuşma geldi.
Günlerce aylarca konuşulmuştu Ahmet Hakan’ın kendini soktuğu durum. Orada yanında da Buket Hanım var. Ahmet Hakan’ın o mülakatta CNN Türk televizyonundaydı galiba. Sayın Erdoğan’la ortasında geçen konuşmayı bir hatırlayalım.” diyerek bir görüntü yayınladı.
Videoda şu diyaloglar geçti.
“AHMET HAKAN: Bütün iktisat uzmanları ya bu felaket olur, bu yapılmamalı diye feveran ettiler. Ben de onlardan çok etkilenmiştim. Artık faiz indi. Enflasyon da iniyor. Yani sahiden enflasyon.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Daha da inecek bu bir süreç.
AHMET HAKAN: Yani aslında 2008’den beri bunu söylüyorsunuz. Daima söylüyorsunuz. Yani sahiden felaket senaryoları yazdılar yani faiz indiği anda ülke şey olacak. Hatta Merkez Bankası Lideri direniyordu indirmemek için onu destekliyordu. Herkes ya uygun direniyor da hiç değilse ülke iktisadına bir şey olmuyor filan deniliyordu. Halbuki gerçekten faiz indi, enflasyonla iniyor. İktisatta de rastgele bir olumsuz tablo yok hatta. “
Arapkirli görüntü sonunda şunları söyledi “Sayın Cumhurbaşkanı bile hayretler içinde dinliyor. Yahu adama bak ben kendimi bu kadar övemezdim diyor. Ne hoş indirdiğiniz faizi diyor, daha da indirin diyor. Bakın indirmekte ne hoş ettiniz diyor. Faizi indirme siyasetini öve öve bitiremiyor.
Şimdi önümüzdeki günlerde mümkündür ki işte faiz çıkacaktır, artacaktır ve bu saygıdeğerler onu da savunacak vardır. Onu da savunmanın bir yolunu bulacaklardır. Utanmadan, sıkılmadan.”
ARAPKİRLİ’DEN DALKAVUK FIKRASI
“Şimdi bunlarla hiç ilgisi olmayan bir fıkra geldi aklıma. Merhum eski Başbakan ve cumhurbaşkanlığından sayın Süleyman Demirel’e bir şey sorarsınız. Bu türlü ayak üstü ya da ne bileyim işte bir basın toplantısında filan bir soru sorardık. Sayın Demirel bu soruya karşılık vermek yerine, bakın size bir fıkra anlatayım filan kederi, bununla alakası yok filan üzere ancak cuk diye otururdu.
Gelin artık bununla hiç alakası olmayan bir fıkra geldi aklıma onu anlatayım.
“Zamanın birinde ülkenin birinde bir padişah var. Padişahın da hiç yanından ayırmadığı bir dalkavuğu varmış.
Padişah patlıcan yemeklerini çok severmiş.
Bir gün karnıyarık geliyor sofraya öve öve bitiremiyor.
Karnıyarık bu patlıcan ne kadar hoş bir sebzedir ya ben karnıyarık çok severim.
Dalkavuk çabucak ortaya girer demiş ki, “Efendim patlıcan çok düzgün bir sebzedir. Efendim karnıyarık yemeği de çok hoş bir yemektir.”
Başka bir gün imambayıldı yenilmiş sofraya yeniden patlıcanı övermiş.
Padişah dalkavuk çabucak atlar ortaya “Patlıcan çok yeterli bir sebzedir. Patlıcanı her gün yemek lazım falan diye öteki bir gün musakka gelirmiş. Öbür bir gün diğer bir patlıcan yemeği filan dalkavuk çabucak atlayıp patlıcanı öve öve bitiremezmiş.
Bir gün herhalde karnıyarık tuzunu fazla kaçırmışlar, yağını fazla kaçırmışlar.
Padişah beğenmemiş patlıcanı demiş ki, “Nedir bu patlıcandan çektiğimiz ya bir daha istemiyorum patlıcan” deyince dalkavuk yeniden atlamış.
“Hemen efendim bu patlıcan kadar berbattı bir nebat olamaz işte patlıcan şöyle berbattır, bu türlü berbattır deyince padişahın dikkatini çekmiş yahu demiş “Bu ne” demiş, Hani demiştin, sen öve öve bitiremiyordun”
Dalkavuğun yanıtı hazır “Efendim ben patlıcanın dalkavuğu değilim, sizin dalkavuğunuzum”