Samimihaber’de yer alan bilgilere nazaran, 2023 genel seçimlerinin sona ermesiyle döviz kurunda yaşanan yükseliş, iğneden ipliğe kadar her eser ve hizmete artırım olarak yansıdı.
ABD ve Londra merkezli bankaların yıl sonu raporlarını kaynak gösteren ekonomist Selçuk Geçer, dolar kurunun yıl sonunda kaç TL’ye yükseleceğini açıkladı. Akabinde da döviz ofisleri dolup taşacağını belirtti.
Selçuk Geçer, Euro’nun 30 TL’yi geçmesinin akabinde, Samimihaber’de yazdığı köşe yazısında “Artık dolar 38” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Selçuk Geçer’in yazısı şöyle:
Hayırlı uğurlu olsun euro 30 lirayı geçti. “Peki dolar ne olacak” diye soranlara… O da “Pek yakında…”
Uzun vakittir söylüyorduk dolar 35’e yanlışsız emin adımlarla gidiyor diye. Bunu söylediğimiz için yemediğimiz küfür ve hakaret kalmamıştı. Halbuki bu durum kaçınılmazdı.
Sadece enflasyona bakıldığında bile doların gerçek kıymeti 35 liranın üzerindeydi. Son yapılan vergi artışları ve artırımlarla bu düzey biraz daha üst çıktı. Artık doların enflasyon karşısındaki bedeli 38 ila 40 lira aralığında.
Sizlerle dolar öngörülerimizi paylaştığımızda birinci gelen soru bu;
“Peki ancak ne vakit?…” Karşılık: “Aslında çabucak !..”
Çünkü enflasyon ortada… Ancak şimdilik alıştıra alıştıra ilerlemeye çalışıyorlar. Evvel sterlin 30 liranın üzerine gitti. Milletin gözü alıştı, artık de euro. Yarın öbür gün dolar 30 olunca kimse şaşırmayacak. Yanlışsız bir strateji mi? Şimdilik “evet!”
Bu ortada dolar 35 lira derken yalnızca enflasyonu baz alıyoruz. Halbuki sevgili dostlarım, bu sayının üzerine Türkiye’nin makro ekonomik gerçeklerini de koymak zorundasınız.
Mesela; hiçbir gereksinimi karşılamayan Merkez Bankası rezervlerini, 207 milyar doları geçmiş olan kısa vadeli borçları, şirket ve kamu kurumlarının döviz açıklarını, yerli ve yabancını parasını korumak için oluşturduğu döviz talebini, yılın birinci yarısında büyük bir açıkla biten bütçeyi, süratle büyüyen cari açık ve kapıda duran ödemeler istikrarı krizini, yanlış para siyasetleri nedeniyle gerçekliğini kaybetmiş siyaset faizini, yüksek risk primini, tabana vurmuş kredi puanlarını…
Gördüğünüz üzere say say bitmiyor…
Eğer süreç gerçek yönetilemez, geçmişte yapılan yanılgılar yinelenir ve işler denetimden çıkarsa, dövizde bu fiyatları mumla ararız. Hatırlayın 5 Nisan 1994’te dolar bir günde neredeyse beşe katlamıştı.
O nedenle Sayın Şimşek ve grubu dövizin denetimli bir formda, hakikat kıymetine, en azından enflasyon karşısındaki kıymetine gitmesine müsaade veriyor.
Doğru bedel enflasyona bakıldığında artık 38 ila 40 lira aralığı demiştik. Pekala bu düzeylere ne vakit gelecek. Bana nazaran en geç eylül-ekim.
“O kadar çabuk mu?” diyenlere ise verilecek tek yanıt; geç bile kalındı.
Gayet basit…
Merkez Bankası’nın geçen ay ki kararı gösterdi ki doları baskılamak uğruna şimdilik faizde çoka kaçılmayacak. Dolar istenilen, yani hem yabancı hem yerlinin ikna olacağı düzeye kadar faiz daha denetimli artırılacak.
Muhtemelen bu toplantıda azamî 400 baz puan çok daha yüksek ihtimal 200 baz puanlık bir faiz artışı olacak. Bence de bu artırımlar kararında olur. İşte piyasa tam da bu düşük yükselişleri fiyatlıyor. Münasebetiyle döviz yükseliyor.
