Galatasaray’ın Ljubljana’yı elediği maçta şöyle yazmıştık
“Molde çok sıkıntı bir rakip değil. Kâfi ki, atağa çıkarken kaptırılan toplarda savunma dağınık yakalanmasın.”
Galatasaray şimdi bu sıkıntıya tahlil bulmuş değil.
Molde birinci 25 dakikada bu zaafı o denli bir kullandı ki, birinci 45’te 4’ü isabetli 12 şut çektiler ve birkaç gol atabilirlerdi.
Gerçi Ellingsen’in golü kornerden geldi ancak Norveç takımı her kaptığı topta, uzun paslarla Galatasaray savunmasının ardına sarktı ve büyük tehlikeler yarattı.
Neyse ki, Abdülkerim’in yerinde müdahaleleri ve Muslera’nın kurtarışları vardı.
Molde atakları dalga dalga gelirken, herkes “eyvah maç gidiyor” derken, talih Galatasaray’a güldü.
25.dakikada Oliveria’nın frikiği baraja çarpıp ağlarla buluşunca Molde’nin suratını kesti.
Ve sahneye harika star çıktı.
İcardi nasıl bir futbolcusun arkadaş.
Tek vuruşta o.
Milimetrik pasta o.
Orta alanda o.
Savunmada o.
Golde de esasen o.
29. dakikada o denli bir gol attı ki, Molde tribünleri bile alkışladı.
Aynı İcardi son dakikada Mitdsjö’ye o denli bir attırdı ki, maça damgasını vurdu.
Galatasaray maçı 3-2 kazanarak Salı günü rövanşı sağlama aldı.
Ancak aksilikleri da yazmak gerek.
Kanatlar yeterli çalışmadı.
Angelino çok pas yanılgısı yaptı.
Sacha Boey savunmadaki muvaffakiyetini atakta gösteremedi.
Orta alanda Torreira’nın yokluğu kendisini gösterdi.
Durum bu türlü olunca ikinci yarıda oyunun üstünlüğü Molde’ydi.
İcardi’nin mahareti olmasa rövanş zora girebilirdi.
Ekibimizde Abdülkerim ve Yunus Akgün göze batan isimlerdi.
Molde dinamik ve dirençli bir grup.
Ancak İstanbul’da 3-2’yi çevirebileceğini sanmıyorum.
Galatasaray’ın 17. Kere şampiyonlar ligine katılabilmesi için yalnızca 90 dakika kaldı.
Ha uğraş.