Çoğumuz onu son dünya kupasındaki inanılmaz kurtarışlarıyla tanıyoruz.
Hırvat Ulusal Grubu’nun kalesinde devleşen bir isimdi o.
Japonya karşısında 3 penaltı kurtarmıştı.
Brezilya maçında Neymar’ın penaltısına geçit vermeyen adamdı. O maçta 120 dakikada 11 inanılmaz kurtarış yaparak Brezilya’nın ipini çekmişti.
O, Fenerbahçe’nin yeni transferi Dominik Livakoviç‘ti.
Kısa ismiyle Livi.
Dünya futbolunun yıldızları genelde fakir, eğitimsiz ailelerden gelir.
Livakoviç şanslıydı.
Doktor bir dede, mühendis siyasetçi bir baba, öğretmen bir anneanneden geliyordu.
Entelektüeldi.
Ama eğitimine lisede son verdi.
Üniversitede “Uluslararası Dış İlişkiler” okumak istese de, futbol aşkı bağır basınca eğitimine son verdi.
Oysa spora basketbol ve voleybol oynayarak başlamıştı.
1995 yılında doğduğu Zadar bir basketbol kasabasıydı.
Tüm arkadaşları üzere o da basketbol oynamaya başladı.
Üç sayılık atışlarda yaşıtlarının en güzeliydi.
Ama dedesinin teşvikiyle futbola merak sardı.
İtalyanların efsane kalecisi Gianluigi Buffon idolüydü.
Onu televizyonda izlerken, O’nun üzere olmak istedi ve kaleciği seçti.
Zadar, NK Zagrep ve Dinamo Zagrep’in kalesini korudu.
Hırvatistan Ulusal Grubunun kahramanı oldu.
2019 ile 2022 yıllarında 4 kere ülkesinin en güzel kalecisi seçildi.
2020/2021 döneminde UEFA Avrupa Ligi’nde en uygun kaleci seçildi.
Oynadığı kulüplerde 9 kere şampiyonluk ve kupa kazandı.
15 kişisel mükafatın sahibi.
Livakoviç’in futbol dışı hayatı çok renkli.
Eşi Helene Matic ile memnun bir birlikteliği var.
Alçakgönüllü bir kişilik.
Bir hayvansever. Meskeninde köpek besliyor.
Boş vakitlerinde golf oynamayı seviyor.
Çok kitap okuyor.
Ama bir batıl inancı var.
Beyaz ciltli olduğu için asla güneş banyosu yapmıyor. Kumsala bile giysileriyle uzanıp, her yerine bol D vitamini sürüyor.
Fenerbahçe başarılı ve renkli bir kaleci aldı.
Bugüne kadar hiç Hırvatistan dışına çıkmamış olması bir dezavantaj mı, bunu vakit gösterecek.