Altaylı, “Muhalif seçmene, CHP’yi AK Parti mantalitesini devirebilecek başaktör olarak gören seçmene artık ‘Bana ne, ne … yerlerse yesinler’ haleti ruhiyesi hakim olmuş.
Asıl tehlike budur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Bunlara o denli bir tokat vuralım ki, bir daha kendilerine gelemesinler’ söylemi ne yazık ki gerçekleşmeye başlamış.
Ama o tokadı vuran ne AK Parti ne de Recep Tayyip Erdoğan.
O tokadı kendi kendine vuran CHP’nin idaresi. Bu baş ile lokal seçimden muvaffakiyet beklemek aptallığın daniskasıdır.
Bu CHP mahallî seçimde İstanbul’da değil Ekrem İmamoğlu’nu, Recep Tayyip Erdoğan’ı aday gösterse seçtiremez. Kaybetmeyi muvaffakiyet zannedenle kimse yol yürümez. Abdüllatif Şener bile…” tabirini kullandı.
CHP’YE SAĞ SİYASETÇİLER OTELİ BENZETMESİ YAPTI
Altaylı, CHP’den istifa ettiğini açıklayan eski milletvekili Abdullatif Şener’in partideyken CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini söylemesini ve Bülent Kuşoğlu’nun, “Kemal Kılıçdaroğlu genel lider olarak kalmalıdır” açıklamasını da kıymetlendirdi.
CHP’ye, “evsiz barksız kalmış ‘Sağ Siyasetçiler Oteli'” benzetmesini yapan Altaylı, şöyle dedi:
“AK Parti ve başkanı sağda parti yaşatmıyor. Hal bu olunca da, Erdoğanist olmayan, olamayan sağcılar da kendilerine konaklayacak ‘Sağlam bir yer’ bulamayıp CHP’ye yerleşiyorlar. CHP bir manada evsiz barksız kalmış ‘Sağ Siyasetçilerin Oteli’ haline geliyor.
Onlar da kendilerine güzel bakan, önlerine fatura koymayan, daimi müşterileri bile atıp onlara oda veren otel müdürünün değişmesini istemiyorlar.
CHP’nin sağ siyasetçinin konaklama yeri olarak kalmasını, sağın yol geçen hanı olma özelliğini yitirmemesini istiyorlar.
Çünkü CHP’nin, zelzele bölgesi olan siyasette, sağlam yere şurası tek yapı olduğunu biliyorlar.”
FATİH ALTAYLI’NIN YAZISININ TAMAMIYSA ŞU BİÇİMDE…
Refahyol’un genç Maliye Bakanı, AK Parti’nin kurucusu, birinci periyodunun Devlet bakanı ve Başbakan yardımcısı Abdüllatif Şener CHP’den istifa edip, herkesi CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na oy vermeye çağırıp, kendisi diğerine oy verdiğini açıklayınca millet bir şaşırdı.
Haliyle bana da soruyor kimileri “Ne diyorsun” diye.
Şunu diyorum, “CHP’ye gelmesine şaşırmadanız da, artık mi şaşırıyorsunuz?”
Sorun Abdüllatif Bey’in CHP’den gitmesinde değil ki!
Sorun gelmiş olmasında.
Gelirken “Bu adamın CHP’de ne işi var” diye sordunuz mu ki gidince “Niye bu türlü terbiyesizce gitti” diye soruyorsunuz.
Sorun “sağ siyasette.”
Ve bunların CHP’ye getirdiği zihniyette.
Abdüllatif Şener gidiyor ancak kalanlara bakın.
Mesela Bülent Kuşoğlu’na. “Kemal Kılıçdaroğlu genel lider olarak kalmalıdır” diyen adama.
Kötü adam mı!
Muhtemelen değil. Mehmet Ağar’ın en yakını, DYP’nin Ankara Vilayet Lideri. 2007 seçimlerinde Demokrat Parti’den Ankara 1. sıra milletvekili adayı idi. Hani şu DYP ile ANAP’ın Demokrat Parti çatısı altında tam birleşecekken ne olduğu bilinmeyen güçlerin devreye girerek birleşmeyi engellediği ve AK Parti’nin yolunun sihirli biçimde temizlendiği seçimde.
Bülent Kuşoğlu, o seçim öncesi AK Parti’den istifa ederek yeni bir parti kuran Abdüllatif Şener’in Türkiye Partisi’ne geçti DYP’den sonra. O parti kapanmak zorunda kalınca da CHP’li oluverdi Kuşoğlu, Refahyol’un bakanı, AK Parti’nin kurucusu ve bakanı Şener’i de peşine takarak.
Ve artık “Kemal Beyefendi devam etmeli” diye yırtınıyor.
Asıl acayip olan bunlar değil mi!
Bu da şunu gösteriyor.
Asıl sorun sağda.
AK Parti ve başkanı sağda parti yaşatmıyor. Hal bu olunca da, Erdoğanist olmayan, olamayan sağcılar da kendilerine konaklayacak “Sağlam bir yer” bulamayıp CHP’ye yerleşiyorlar.
CHP bir manada evsiz barksız kalmış “Sağ Siyasetçilerin Oteli” haline geliyor.
Onlar da kendilerine uygun bakan, önlerine fatura koymayan, daimi müşterileri bile atıp onlara oda veren otel müdürünün değişmesini istemiyorlar.
CHP’nin sağ siyasetçinin konaklama yeri olarak kalmasını, sağın yol geçen hanı olma özelliğini yitirmemesini istiyorlar. Zira CHP’nin, zelzele bölgesi olan siyasette, sağlam tabana şurası tek yapı olduğunu biliyorlar.
Anlayacağınız sorun solda değil, sağda.
Yani anlayacağınız bu tipler açısından da, Türkiye açısından da sorun CHP değil.
Sağ lastik patlak, biz hâlâ sol lastiğin havası inik zannediyoruz.
Hâlâ anlamadınız mı!
ERDOĞAN’I ADAY YAPSANIZ KAZANAMAZSINIZ!
Dün tekrar Twitter üzerinden bir anket yaptım.
CHP’de bir genel lider değişikliği olması gerektiğini düşünüyor musunuz diye sordum.
Yüzde 85 “değişmeli” dedi, yüzde 15 ise “değişmemeli” buyurdu.
Sonuç şaşırtan değil. Tam da olması gerektiği üzere.
Kamuoyu araştırma firmalarının yaptığı anketlerde de sonuç üç aşağı beş üst tıpkı çıkıyor.
Elime geçen bir ankette “Kılıçdaroğlu kalmalı” diyenlerin oranı yüzde 22 idi. Fakat değişiktir, bunu söyleyenlerin çabucak hemen tamamı CHP dışında partilere oy vermiş isimlerdi.
Bu anket aslında çok vahim bir tabloyu ortaya koyuyor.
Biliyorsunuz, daha evvel de birebir mecrada anketler yaptım.
Bu anketlere iştirak en az 600 bin en çok 3 milyon civarında oldu.
Bu ankete ise 16 saatte yaklaşık 170 bin kişi katıldı.
Topu topu 170 bin kişi.
Bu, şunu gösteriyor.
Bu hali ile CHP hiç kimsenin ancak hiç kimsenin umurunda değil.
Muhalif seçmene, CHP’yi AK Parti mantalitesini devirebilecek başaktör olarak gören seçmene artık “Bana ne, ne … yerlerse yesinler” haleti ruhiyesi hakim olmuş.
Asıl tehlike budur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bunlara o denli bir tokat vuralım ki, bir daha kendilerine gelemesinler” söylemi ne yazık ki gerçekleşmeye başlamış.
Ama o tokadı vuran ne AK Parti ne de Recep Tayyip Erdoğan.
O tokadı kendi kendine vuran CHP’nin idaresi.
Bu baş ile lokal seçimden muvaffakiyet beklemek aptallığın daniskasıdır.
Bu CHP mahallî seçimde İstanbul’da değil Ekrem İmamoğlu’nu, Recep Tayyip Erdoğan’ı aday gösterse seçtiremez.
Kaybetmeyi muvaffakiyet zannedenle kimse yol yürümez.
Abdüllatif Şener bile…
