AfD’nin oy oranı, çeşitli kamuoyu şirketlerinin son devirde yaptığı anketlerde yüzde 20’yi aştı.
Alman kamu yayıncısı ARD’de yayımlanan son “DeutschlandTrend” anketinde AfD, yüzde 27 ile birinci sıradaki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin arından yüzde 21 ile ikinci sırada yer aldı.
Hükümetin büyük ortağı ve Başbakan Olaf Scholz’un Toplumsal Demokrat Partisi (SPD), AfD’nin akabinde yüzde 17 ile üçüncü sırada kaldı.
İktidarın öteki ortakları Yeşiller yüzde 15 ile dördüncü, Hür Demokrat Parti (FPD) de yüzde 7 ile beşinci sırada yer aldı.
Forsa şirketinin araştırmasına nazaran de AfD, oy oranı yüzde 25 olan CDU/CSU’nun akabinde yüzde 21 ile ikinci sıradaki yerini korudu. Hükümeti oluşturan SPD, Yeşiller ve FDP’nin ise toplam oy oranı yüzde 39’da kaldı.
2021’de yapılan genel seçimlerde yüzde 10,3 oy alan AfD, Alman İkinci Televizyon Kanalı ZDF’nin anketinde yüzde 20 oya sahip görünüyor.
Berlin Hür Üniversitesinde vazife yapan siyaset bilimci ve çok sağ uzmanı Prof. Dr. Hajo Funke ve Berlin Humboldt Üniversitesinde vazifeli anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ulrich Battis, AA muhabirine AfD’nin yükselişini ve bunun Almanya için ne manaya geldiğini yorumladı.
“AFD’YE YÖNELİK BU YÜKSEK SEÇMEN TEVECCÜHÜ FEDERAL HÜKÜMETE DUYULAN GÜÇLÜ MEMNUNİYETSİZLİKLE İLGİLİ”
Berlin Hür Üniversitesinden Prof. Dr. Funke, çok sağcı AfD’nin oy oranının bu kadar yüksek çıkmasının şaşırtan olduğunu belirterek “Uzun vadede bu, demokrasi için, demokrasimizin istikrarı için bir tehlikedir zira ülkenin doğusunda (bir eyalette) çoğunluğu elde edip hükümete gelirlerse o vakit yalnızca o eyalette değil, tüm ülkede bir şeyler değişir. 1949’dan, Federal Almanya’nın kuruluşundan beri var olan bir tabu yıkılmış olur.” dedi.
AfD’nin yükselişinin nedenleri ortasında ülkedeki yüksek enflasyon, toplumsal dengesizlik ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yer aldığı çoklu kriz durumunu gösteren Funke, Alman hükümetinin bu bahislerde aktiflik ve inandırıcılık manasında “kötü bir durumda” olduğunu savundu.
Funke, halkın üçte ikisinden fazlasının hükümetten mutlu olmadığını ve bunun Almanya şartlarına nazaran çok yüksek bir oran olduğuna işaret ederek “AfD’ye yönelik daha evvel hiç görülmemiş bu yüksek seçmen teveccühü, federal hükümete duyulan güçlü memnuniyetsizlikle ilgili. Tıpkı biçimde muhalefet partisine de zira toplumsal siyaset ve askeri siyasetler alanında makul alternatifler sunamıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Siyaset bilimci Funke, 2024’te Thüringen ve Saksonya’da eyalet meclisi seçimlerinin yapılacağı ve AfD’nin iktidara gelme bahtının olup olmadığı tarafındaki soruya şöyle yanıt verdi:
AfD’nin rastgele bir yerde hükümete geleceğine asla inanmadım. Artık farklı düşünüyorum. Thüringen’de bu çok sağcı parti içindeki en radikal temsilci olan (AfD Thüringen Eyalet Teşkilatı Başkanı) Björn Höcke ile mümkün. Höcke ve onun AfD’si kabul görüyor.
Funke, AfD’nin gelecek yıl bu eyalette mecliste çoğunluğu elde edebileceğine dikkati çekti.
“PARTİ ÜYELERİ VE MİLLETVEKİLLERİ SEÇMENLERLE DAHA FAZLA İLGİLENMELİ”
Berlin Humboldt Üniversitesinden Prof. Dr. Battis de Almanya’nın tarihi göz önüne alındığında AfD’nin kamuoyu anketlerinde oy oranını artırmasına ait gelişmenin kaygı verici olduğunu belirterek “Diğer yandan seçimler öncesindeki anket sonuçlarının ekseriyetle seçim sonuçlarından farklı olduğunu da görmek gerekir. Bu bakımdan, her şeyi dramatize etmeye gerek yok fakat şunu net bir formda söylemek lazım: Komşu ülkelerde (AfD’ye) benzeri radikal partiler, uzun mühletten beri bu cins sonuçlar alıyorsa bu (AfD’nin yüksek oy alması), ‘Bizim için de tehlikeli değildir.’ demek için bir sebep olamaz.” değerlendirmesinde bulundu.
AfD’nin yükselişinin sebepleri ortasında petrol ve gaz tedarik kriziyle iklim krizi sonucunda Alman hükümetin yürürlüğe koymak istediği tartışmalı “Bina Güç Yasası’nı” gösteren Battis, “İnsanlar, meskenlerini kaybedeceklerinden, meskenlerini ellerinde tutamayacaklarından korkuyorlar zira tamir önlemleri alınması gerekiyor. Bu, muhakkak çok kıymetli bir sebep. Ekonomik endişelere dayanan bir belirsizlik.” sözlerini kullandı.
Battis, AfD’ye kayan seçmeleri kazanmak için hükümetin ve muhalefetin onlarla ilgilenmesi gerektiğini vurgulayarak “Şunu söylemek lazım: AfD adaylarının seçmenlere ulaştığı, örneğin Thüringen ve Saksonya-Anhalt’taki mahallî seçimlerde AfD başarılı oldu. İlgilendiler ve bu, kimi siyasetçiler tarafından şimdi gerektiği üzere dikkate alınmayan bir nokta. Parti üyeleri ve milletvekilleri seçmenlerle daha fazla ilgilenmeli.” dedi.
Battis, AfD’nin yüksek oy olmasının Almanya’nın imajı için ne manaya geldiğine ait soruya da “AfD’nin yüksek oy alması, iktisat merkezi olarak Almanya için gerçek bir tehlikedir. Bu, çok açık. İş dünyası da bu mevzuyu çok net tabir ediyor. Dünyanın dört bir yanından şirketlerin belli bölgelere yatırım yapma konusunda çekinceleri var.” karşılığını verdi.
